12 Şubat 2009 Perşembe

man on wire

İf istanbul 2009 başladı. Gazamız mübarek olsun.Dün "man on wire" galada izlendi ve beğenildi şahsım tarafından. Amma velakin film çıkışında bir grup genç tarafından gelen "harikaydı, süperdi,vauuuuv!" gibi tepkilere neden olacak etkiler bırakmadı. Nitekim belgesel niteliğindeydi. Bu derece hayranlık yaratacak bir şey vardıysa, o da Philippe Petit a.k.a Man on wire'in cesareti ve hırsıydı. İmpossible is nothing dedirten cinsten hani. İmkansız kelimesinin hayatımın merkezine oturduğu şu günlerde onu oturduğu yerden kaldırabilecek gücün sadece kendimizde olduğu gerçeğinin bir kez daha yüzüme vurulması da pek manidar. Gel gelelim bu filmden böyle bir şeyler çıkarılması bekleniyormuydu izleyiciden tartışılır. Ama ben olsam dün orada bulunan kitleden böyle bi talepte bulunmazdım. Ben olsam onlardan bedavaya aldıkları içkilerini yudumlamayı, film boyunca uğuldamalarını, içkilerini tazelemek için on kere fuayeye çıkmalarını beklerdim. Beklentilerimi boşa çıkarmayıp bir de film bitince alkışlasalar fevkalade olur. "Bak filmi izledik, beğendik. Yönetmen veya filmde emeği geçen herhangi biri bu salonda olmasa bile...şak!şak!şak!" Film sonunda alkış tutmakla, uçağın inişinde alkış tutmak arasında benim için pek bi fark yok korkarım. Kim bilir belki dün sinemadakiler de makinisti alkışlıyorlardı..

Film sonrası içkiye doymayanlar için bir de tünel Lokal'de İf açılış partimsi "bir şey" vardı ki bence kimsenin stabil durmadığı ve sürekli bir insan sirkülasyonun olduğu "bir şey"den ibaretti. Olsun yine de İf'i seviyorum.



Bitirirken;
"derin dalsam yüzemezdim, sığda kalsam bilemezdim.."
Point final.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder